Son günlerde maalesef ehil olmayan kişilerin, hayvan hastalıkları konusunda basına bilgi verdikleri ve bazı yayınlarda konuk edilerek hayvan hastalıkları konusunda fikir beyan ettikleri gözlenmiştir. Konu hayvan hastalıkları ise, bu konunun mutlak otoritesi Veteriner Hekimlerdir, bu konuda bilgi alınacak tek kaynak Veteriner Hekimlerdir. Bu sebeple son günlerde ülke gündemini meşgul eden Şap hastalığı ile ilgili açıklama yapma ihtiyacı hasıl olmuştur.
GENİŞ VİRUS AİLESİ MÜCADELEYİ ZORLAŞTIRIYOR
Şap Hastalığı Virusu, geniş bir aileye sahip olup 7 farklı serotipe ayrılmakla kalmayıp, bu ana tip virusların alt serotipleri de gözönüne alındığında hastalıkla mücadeleyi zorlaştıran geniş bir virüs yapılanması karşımıza çıkmaktadır. Bundan önceki yıllarda Ülkemizde genellikle A, O, C tipleri ve alt tiplerinin oluşturduğu Şap hastalığı görülürken, son yıllarda ASİA-1 tipi, geçtiğimiz yıl SAT-2 tipi hastalık ile karşılaştık. Bu yıl ise 1965 yılından beri ilk kez SAT-1 tipi Şap hastalığı giriş yaptı. Bu, şu anlama gelmektedir. Daha önce diğer tiplere karşı aşılanan hayvanlarımız, SAT-1 tipi şap hastalığına karşı bağışık değildir ve en kısa sürede SAT-1 virusu içeren aşı ile aşılanması gerekmektedir. Çünkü Ülkemize giren bu yeni virusa karşı hayvanlarımız korunmasız olduğu için Şap hastalığı daha ağır seyredebilmektedir. Bulaşıcılık oranı daha fazla olmaktadır.
ŞAP ENSTİTÜSÜ EN BÜYÜK ŞANSIMIZ
Bu hastalık ile mücadelede Tarım ve Orman Bakanlığı, radikal ama bir o kadar da isabetli bir karar alarak derhal hayvan pazarlarını kapatmış, ülke içerisinde hayvan hareketlerine kısıtlama getirmiştir. Çünkü, Covid pandemisini hatırlarsak, virusların neden olduğu hastalıklardan korunmanın 1. yolu temastan, kalabalıktan ve hareketlilikten kaçınmaktır. Sağlıklı görünen bir hayvanın virüs taşıyıp taşımadığını bilemeyebiliriz, virüs hayvana bulaşmış ve kuluçka süresinde ise bir belirti vermeden diğer hayvanlara bulaştırabilir. Bu nedenle hayvan pazarlarının kapatılması ve hareketlerin kısıtlanması virusun yayılımının engellenmesi açısından son derece değerlidir. Şap hastalığı özelinde Ülkemiz için belki de en büyük şans Şap Ensitüsüdür. Çünkü çevre ülkelerde görülen Şap hastalığı olduğunda, Enstitünün uzmanları derhal Ülkelerden gerekli argümanları sağlayarak yeni tip Şap hastalıklarına karşı hızlı bir şekilde aşı üretimi gerçekleştirmektedir. Bu noktada yetiştiricilerimizin bilgilendirilmesi amacıyla hastalık ile ilgili özet bir bilgilendirme yapmamız lazım. Şap hastalığı, bulaşıcılığı yüksek olan, başta büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar olmak üzere birçok hayvan türünü etkileyen viral bir hastalık olup, hayvanlarda yüksek ateş, iştahsızlık ve özellikle ağızda ve ayakta ağrılı yaralarla seyreder. Bu semptomlar, hem et hem de süt veriminde ciddi düşüşlere neden olur. Özellikle süt üretiminde %70 lere kadar kayıplar yaşanabilir. Hayvancılık sektöründe büyük kayıplara yol açtığı için ülke ekonomisine de ciddi zararlar vererek, gıda güvenliği açısından da halk sağlığı için ciddi riskler oluşturmaktadır. Bu hastalıktan korunmanın yöntemleri önem sırasıyla; • Aşılama, • Hayvan hareketlerinin kontrolü • Yetiştiricilerimizin bilinçlendirilmesi ve tedbir almaları olarak sıralanabilir. Aşılama, Viral hastalıklarla savaşmanın en önemli unsuru olarak görülmekle birlikte aşılamanın başarıya ulaşması için topyekün ve bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalı, tüm hayvan popülasyonunun büyük oranda aşılanması sağlanmalıdır. Aşılama faaliyetlerine rağmen hastalık çıkışlarının olması durumunda yayılım görülmemesi, pandemik bir hal almaması amacıyla, hastalığın görüldüğü bölgelerde karantina önlemlerinin alınarak başka bölgelere yayılımın önüne geçilmesi hayvan hareketlerinin kontrolü ile mümkün olabilmektedir.
AHIR ve AĞIL GİRİŞLERİNE DEZENFEKTAN HAVUZU/PASPASI YAPILMALIDIR.
Aşılama ve hayvan hareketlerinin kontrolü kadar yetiştiricinin bilinçlendirilmesi bahse konu bu hastalığın önlenmesinde büyük önem arz etmektedir. Yetiştiricilerin hayvanlarını aşılatması ve hastalık durumlarında yetkili otoriteye haber verilmesinin önemi ve hayvan hareketlerinin kısıtlandığında bu karara uymasının sağlanması hastalık çıkış ve yayılımını önlemede etkili olmaktadır. Yetiştiricilerimiz hastalık riski olan dönemlerde ahır girişlerine dezenfektan paspası yada havuzu yapmalı, ahıra giriş çıkışlarda çizmelerini mutlaka dezenfekte etmelidir. Yetiştiricimiz bunu da yapamıyorsa ahır yada ağıl girişe kireç dökebilir. Farklı kişilerin ahırına girişine izin vermemeli, kendisi de farklı ahırlara girmemelidir. Eğer zorunlu ise ayakkabı/çizme değişimi yapmalı, ayak dezenfeksiyonu yaptıktan sonra girişe izin vermelidir.
PANİĞE GEREK YOK, VETERİNER HEKİMLERE DANIŞIN
Şap hastalığı ve benzeri viral hastalıkların önlenmesi konusunda ülkemizde yetkili ve en etkin otorite veteriner hekimlerdir. Bilhassa şap hastalığının önleyici en önemli unsuru olan aşılama faaliyetleri yılda 2 defa Tarım Ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Veteriner Hekimlerimiz tarafından büyük bir titizlikle yapılmakta, hastalığın görüldüğü bölgelerde karantina önlemleri ve hayvan hareketlerinin kontrolünde ciddi bir mesai harcayarak yayılımın önüne geçmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle yetiştiricilerimizin doğru bilgi ve hastalık önleme konusunda veteriner hekimlerimize danışarak alınan önlemlere ve aşılama faaliyetlerine uymaları hem hayvan sağlığı, insan sağlığı ve gıda güvenliği konusunda hem de ülkemiz ekonomisine olumsuz etkilerin ortadan kalkmasında büyük önem arz ettiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
SAĞLIKLI HAYVANCILIK VE SAĞLIKLI GIDANIN TEMİNATI VETERİNER HEKİMLERDİR
Biz veteriner hekimler her zaman olduğu gibi salgın hastalıklar başta olmak üzere hayvan sağlığı, çevre sağlığı ve halk sağlığını korumak için bilgi ve tecrübemizle ülke hayvancılığına hizmet etmeye devam edeceğimizi, bu süreçte gerekli olan tüm multidisipliner çalışmaların içerisinde yer alacağımızı kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: