Adana da topuk kanı vermediği için çocuğuna kayyım atanan Murat Çakmak sorularımızı yanıtladı:
S1-) Çocuğunuzdan topuk kanı alınmasına neden karşısınız?
C1-) İnternette yaptığımız araştırma ve güvendiğimiz doktorlara danışmamızın sonucunda topuk kanı vermemenin çocuğumuzun sağlığı ve menfaatine daha uygun olduğuna karar verdik. Yoksa biz teste, doktora karşı insanlar değiliz.
S2-) Topuk kanı aldırmak istemeyişinizle ilgili iletişim halinde olduğunuz ve bilgi aldığınız sağlık uzmanı/doktor var mı? Varsa bakış açısı nedir?
Elbette bilgi aldığımız doktorlar var, biz ailecek çocuğumuza düşkün insanlarız o yüzden sorduk soruşturduk, araştırdık, yani hiçbir şeyi kendi kafamızdan yapmıyoruz, ben önce Prof.Dr. Alişan Yıldıran’ın topuk kanı hakkındaki yazılarını, Doç. Dr. Cüneyt Konuralp’ın videosunu izledim ve kitabını okudum, bir dostumuz vasıtası ile tanıştığım Dr. Uğur Yılmaz ile de tanıştıktan sonra da topuk kanını ret etmeye karar verdik. Ayrıca benim İngilizcem de iyidir, İngilizce kaynaklardan da araştırma yaptım. Benim bunlardan anladığım şey şu; Testlerin bir garantisi yok, bu testler ile aranan 6 hastalığın tedavisi yok, sadece “İlerlemesini durduruyoruz…” diyorlar, ona da garanti vermiyorlar, zaten bu ilaçlar-tedaviler hayat kurtarıyorsa SMA’lı çocukların neden hastalığı ilerliyor, neden bu çocuklar ölüyor, bunlar test yaptırmamış çocuklar değil. Biz aşı olmamış-topuk kanı vermemiş ailelerde bu hastalıkları duymadık, yani bence birileri zorla ilaç satıyor. Belki de bu ilaç satma işini genişletmek istiyorlar, sanki topuk kanı işi bunun ilk basamağı.
Ben ilaçlar ile çocukları hasta ettiklerinden de şüpheleniyorum, özelikle SMA ilaçları çok pahalı, bu işte birilerinin büyük kazancı var, açıkça benim çocuğumu da hasta olmadığı halde hasta ilan ederler diye korktum, çünkü o zaman bizi tedaviye zorlayacaklar, bunların istediği ilacı uygulamazsan; “Çocuğunun hasta, erken teşhis ettik, tedaviye başlamıyorsun” diyecekler, belki mahkemeye verecekler, çocuğum sağlıklı iken ona test yaptırmıyorum diye beni mahkemeye veren, çocuğuma kayyum atayan bunu da yapar, ama çocuğun yanlış tedaviden zarar görürse, ölürse kimse sorumluluk kabul etmiyor, her zaman kendilerini aklıyorlar, suçu ya sana atıyorlar ya da Allaha, “Tüm çabaya rağmen kurtarılamadı…” filan diyorlar. Çocuk zarar gördükten sonra bir önemi yok ama hakkını da arayamıyorsun, bozacının şahidi şıracı.
Ben çocuğumda bir rahatsızlığı olursa, yani şüphelenirsem güvendiğim bir çocuk doktoruna götürüp onun dediğini yapmayı tercih ederim, çocuğum sağlıklı iken durduk yerde ikide bir çocuğumun orasını burasını deldirmek istemiyorum. Bir kere hastaneye gidiyorsunuz, şundan- bundan şüphelendik diyorlar, bir sürü tomografi, ulturason, emar, rotgen, test vs. işi çıkartıyorlar, bunlar da çocuğa zarar veriyor, hem de SGK’nın kasası boşalıyor, sonra millet; “Niye SGK primleri arttı, niye emekli maaşları düşük…” diye hükumeti şikayet ediyorlar, ama bunu suçu bir sürü gereksiz ilaç-tedavi yazanlarda.
Bu sağlık sistemi içinde “Yenidoğan” çetesi gibi çok çete var, Covit-19 döneminde uygulanan yanlış test ve tedavilerden, aşılardan çok kişi zarar gördü, kalp krizleri, ani ölümler arttı, millet açıkça bunu gördü, aşı olanlar ile olmayanları kıyasladı, ama bunlar; “Biz yanlış yaptık-hata ettik” demediler, “Covit-19” yaptı dediler geçtiler, yani kıymetli ağabeyim bu Türk Tabipler Birliğine ve Batılı ilaç şirketleri ile sıkı-fıkı olan sağlık sistemine güvenimiz kalmadı, artık yoğurdu üfleyerek yiyoruz, şimdi dikkatli oluyoruz, çocuğumuzu bu ortamdan korumaya çalışıyoruz diye biz mi suçlu olduk!
Ayrıca benim bu hocalarımdan anladığım kadarı ile yenidoğan çocuğun topuğunu delmek zararlı, Çocuk dünyaya bismillah der demez, daha anasından süt emmeden topuğunu deliyorsun, enfeksiyon riski yüksek ve topuk kanı alınmasından sonra rahatsızlanan çocuk sayısı da az değil, biz arkadaşlarımızda buna şahit olduk, sonra Doç. Dr. Cüneyt Konuralp’ın dediğine göre de ilk bir yıl içinde topuğun bu bölgesine delinmesi beyini-cinsel organları olumsuz etkiliyor. Şimdi teknik tabirler var hatırlayamadım, isteyen kitabı alsın okusun.
Fakat Cüneyt hoca bu test bu kadar erken yapılırsa (Fenilketonüri de) hastalık olsa bile testte çıkmayacağını söylüyor, bunun için çocuğun bir süre anne sütü emmesi lazımmış, ilk 3 ay içinde bu testler de yapılabilirmiş, peki bunu onlar bilmiyorlar mı, o zaman doğar doğmaz bebekten kan almak için bu baskı niye?
Hem ben şunu da anlamıyorum, youtube de izlediğim doktorlar 6000 genetik, 500 metabolik hastalık var diyor, ben 6 nadir hastalığın testini yaptırmadığım için karakolda ifademi alıyorlar, çocuğuma kayyum atıyorlar, peki diğer binlerce hastalık için testlerin yapılmamasından kim suçlu? Şimdi birde şu var; bu 6 hastalıktan 3 tanesinin ilaçları çok pahalı, SMA 60 milyonun üzerinde, meydanlarda bunun için valilik izni ile aileleri dilendiriyorlar, yani SMA testi yaptırmadığım için bana suçlu muamelesi yapıyorsun, ama çocuğuma SMA teşhisi koyulur ise; “Git kapı kapı dolaş para bul” diyorsun, öyle mi? Ben bu işte bir samimiyet göremiyorum.
S4-) Topuk dışında başka yerden mesela kol damarından da aynı kan alınabiliyor mu? Alınıyor ise neden topukta ısrar ediliyor?
Doç. Dr. Cüneyt Konuralp; “Topuk kan dolaşımının zayıf olduğu kılcal damarların geçtiği bir yer, bu testler illa kan alınarak yapılacak ise el sırtından alınması daha iyi, sonuçta kan içinde bazı maddeler arıyorsunuz, bölge fark etmez…” Yani hasta-iltihaplı bir bölgeden örnek alıp incelemeniz gerekmiyor topuğa özel bir durum yok diyor.
Cüneyt hocaya göre bu testler en iyi idrar yolu ile yapılabilir, hatta bunlar genetik hastalıklar olduğu için de dilaltındaki tükürük bezlerinden alınan DNA örnekleri ile de yapılabilir, zaten ter testi de var. Şimdi eğer bu testeler idrardan vs. yapılabiliyorsa benim aklıma gelen bebeklerden kan-DNA örneği toplamak istedikleri, bu örnekler ilaç şirketleri için değerliymiş, insanın aklına Oktay Babuna meselesi geliyor.
Ben idrar testi isteselerdi verirdim, ama hiçbir zorlamayı da kabul etmiyorum. Çocuk anne babaya emanettir, ondan sorumlu da benim, onu en çok seven de benim. Şu günlerde birileri basında-sosyal medyada “Çocuklar anne babanın değil, topluma-Devlete ait” gibi laflar etmeye başladı, şimdi bunların Devletten kastı da DSÖ’ye bağlı, TTB yönetimindeki, özelleşmiş, Pirim ve Performansa göre çalışan Sağlık Düzeni, yani benim çocuğuma test yapılmasında, onun hasta olmasında menfaati olanlar. El elin eşeğini türkü çağırarak ararmış, benim çocuğumu benden daha çok düşünmek onlara mı kalmış, neyiz biz alkolik miyiz, uyuşturucu bağımlısı mıyız? İşinde ailesinde insanlarız.
S3-) Çocuğunuza kayyum atanma süreci nasıl oldu?
Karakoldan çağırıldım, aile içi şiddetten çağırılmışız, bana “Niye topuk kanı vermiyorsun vs.” diye sordular, birde kayyum atanacakmış, bir kayyum ismi ver dediler, bende mecburen kardeşimin ismini verdim, başka da bir şey bilmiyorum, diğer soruları avukatıma sorabilirsiniz.
S5-) Hukuki süreç başlattınız mı? Başlattıysanız ne durumda?
Sağlıklı çocuğa test vermemek suç değil, yani bu güne kadar böyle bir şey yoktu, bu yıl bir kanun çıktı mı bilmiyorum, ama sanki birisi düğmeye bastı birden bize suçlu muamelesi yapmaya başladılar, avukatımız ile birlikte hem savcı ve hâkim hakkında suç duyurusunda bulunacağız, hem de bu süreci hem Sayın Cumhurbaşkanına iletmeyi düşünüyoruz.
S6-) Bu süreç sizi ve çocuğun annesini psikolojik olarak nasıl etkiledi?
Eşim lohusa olduğu için çok etkilendi, tabi bu durumda olan yalnız ben değilim birçok aile var, mahkemeye-karakol sürecinden dolayı sütü kesilen kadınlar var, birde aileler bilmediklerinden bu kayyum atamayı çocuğu annesinin-ailesinin elinden alıp bir kuruma yerleştirmek olarak anlıyorlar,
avukatımız; “Hukuken böyle bir şey yapamazlar, o çocuğun sorumluluğunu da alamazlar, anne sütüne-sevgisine muhtaç çocuk anne kucağından almak büyük cinayet… ” dedi. Ama insanları korkutup sindiriyorlar. Atanan kayyum “temsil kayyum” muş, o da mahkemede bizim yerimize topuk kanına alınmasına izin vermesi gerekiyormuş, bizim çocuğumuzu resmi makamlar karşısında veli olarak temsil etme yetkimizi almışlar, yani topuk kanı-test vs. hakkında kararı kayyuma verdirecekler, bu testler ile yanlış tedavi yapılır ise kayyum sorumlu olacak, yetkililer hiçbir sorumluluk almayacaklar, birileri çocuklarımıza mal muamelesi yapıyor, sağlık düzeni adına el koymaya çalışıyorlar, benim anladığım bu.
S7-) Son olarak ilgililere ulaştırmak istediğiniz mesaj var mı?
Valla benim çocuğumun topuğunu kimse zorla delemez, benden izinsiz kılına dokunamazlar, benim cesedimi çiğnerler anca öyle, ben inanmadığım güvenmediğim bir baskıya boyun eğmem, benim doktorum da var, aklımda var. Özellikle adana gibi kenar mahallerde perişan çocukların olduğu bir yerde işi gücü bırakmışlar, sadece topuk kanı derdine düşmüşler, onlar uyuşturucu kullanan- satan çocuklar ile ilgilensinler, aç yatan, kötü beslenen, sokakta çöp toplayan çocuklar ile ilgilensinler. Bizim çocuklarımızın topuk kanından başka derdi yok mu, bu memlekettin başka derdi yok mu?
Ben bu işi araştırdığım zaman arkasında Türk Tabipler birliğini, onun da arkasında da Dünya Sağlık Örgütünü olduğunu görüyorum, tabi rant da çok. Bence TTB kapatılmalıdır, bizim çocuklarımız kimsenin kobayı değildir, biz de kimsenin hayvanı değiliz, biz insanız, kimse Allah’ın bize verdiği hakları iki bahane uydurarak elimizden alamaz, biz terörist değiliz, işinde gücünde çocuklarımıza düşkün insanlarız, ama bize suçlu muamelesi yapılıyor.
Ben buradan Sayın Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum, bu milletin Devlete olan güvenini yıkıyorlar, Sayın Cumhurbaşkanı mağdur olan ailelere sahip çıkmalı, bu zulme dur demeli, kimse bedava test hizmetine karşı çıkmıyor, ama bu dayatmalar masum değil.
Yorumlar
Kalan Karakter: