Asgari ücrette milyonlarca çalışanı ilgilendiren 2026 zammı ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 12 Aralık’ta yapacağı ilk toplantı yaklaşırken, masanın yapısı ve Türk-İş’in tutumu yeniden tartışma konusu oldu. Hâlihazırda 2025 yılı için net 22 bin lira seviyesinde uygulanan asgari ücretin 2026’da ne kadar artacağı merak edilirken, komisyona kimin nasıl temsil edileceği tartışmanın merkezine yerleşti.
TV100 ekranlarında yayımlanan programda siyaset bilimci Prof. İpek Özkal Sayan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun cuma günü toplanacağını hatırlatarak, Türk-İş’in bu toplantıya katılmayacağını ileri sürdü. Sayan, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın hükümet temsilcilerinin masada yer almasına karşı çıktığını, işçi kanadının “hükümet tamamen masadan kalksın” talebinde bulunduğunu dile getirdi. Buna göre Türk-İş, komisyonun işçi ve işveren temsilcileri arasında şekillenmesini, siyasi iradenin ise sürece doğrudan müdahil olmamasını istiyor.
Bu sözler üzerine Millet Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Sinan Burhan, canlı yayına müdahale ederek farklı bir değerlendirme yaptı. Burhan, Türk-İş’in toplantıya katılacağını savunarak, hükümet temsilci sayısının beşten bire düşürüldüğünü, dolayısıyla masadaki dengenin işçi lehine değiştiğini ifade etti. Burhan, Ergün Atalay’ın yeni yapıya itiraz etmeyeceğini öne sürerek “Edecek, Cuma günü görürsünüz” sözleriyle tartışmaya damga vurdu.
Komisyonun yapısına ilişkin tartışmalar yeni değil. Türk-İş ve diğer emek örgütleri, uzun süredir asgari ücret kararlarında işçi temsilinin güçlendirilmesini, hükümetin belirleyici ağırlığının azaltılmasını talep ediyor. Türk-İş cephesinden gelen açıklamalarda, masadaki hükümet varlığının işveren tarafını psikolojik olarak güçlendirdiği, nihai kararın çoğu zaman hükümet ve işveren çizgisinde şekillendiği vurgulanıyor. Buna karşın hükümet, sosyal tarafların tamamının temsil edildiği üçlü yapının korunması gerektiğini savunuyor.
Programda, komisyonun bileşiminin ötesinde, asgari ücretlinin içinde bulunduğu ekonomik tabloya da dikkat çekildi. Prof. Sayan, Türk-İş ve Hak-İş’in taleplerini aktararak kira, gıda, eğitim ve ulaşım gibi kalemlerin TÜİK’in enflasyon sepetinde daha gerçekçi biçimde yer alması gerektiğini söyledi. Ayrıca açlık ve yoksulluk sınırının her ay resmi olarak açıklanması ve asgari ücretin bu sınırlar dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini dile getirdi. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat’ın son beş yıla ilişkin kira verilerini hatırlatan Sayan, Türkiye’de kira artış oranlarının dünya ortalamasının çok üzerinde olduğuna işaret etti.
Büyükşehirlerde 30 bin lira seviyesine yaklaşan kiralarla mevcut asgari ücretin yan yana konulduğunda tablo daha da ağırlaşıyor. Asgari ücretlinin tek maaşla barınma, gıda, ulaşım ve eğitim giderlerini karşılamakta zorlandığı, pek çok hanede ikinci gelirin zorunlu hâle geldiği vurgulanıyor. Bu nedenle sendikalar, yalnızca enflasyon oranı kadar bir artışın yeterli olmayacağını, son yıllarda yaşanan kayıpların telafi edilmesi ve üzerine refah payı eklenmesi gerektiğini savunuyor.
Ekonomi çevrelerinde ise 2026 asgari ücret için farklı zam senaryoları konuşuluyor. Yüzde 20 ile yüzde 40 arasında değişen artış oranlarına göre çeşitli hesaplamalar yapılıyor; ancak asıl belirleyici unsurun komisyon masasından çıkacak siyasi ve sosyal mutabakat olacağı belirtiliyor. Türk-İş’in 12 Aralık’taki toplantıya nasıl bir pozisyonla oturacağı, hükümetin masadaki ağırlığının fiilen ne kadar azalacağı ve işveren tarafının talepleri, 2026 asgari ücret rakamını belirleyecek en kritik başlıklar olarak öne çıkıyor.
Tüm gözler şimdi komisyonun ilk toplantısına ve Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın tavrına çevrilmiş durumda. TV100’deki “Cuma günü görürsünüz, kabul edecek” çıkışı, sendikanın hükümetin önerdiği yeni yapıyı son anda kabul edeceği iddiasını gündeme taşırken, milyonlarca çalışan masadan çıkacak kararın hem enflasyona karşı koruma sağlayacak hem de işverenler için sürdürülebilir bir seviyede olmasını bekliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: