Manisa’da Zeynep Bozoğlu, nakışları ince ince işliyor. Türk desenleri üzerinde birbirinden güzel çalışmalar ortaya çıkarıyor. Manisa’da Şehzadeler ilçesinde bulunan Yeni Han’daki dükkanda Manisa’nın üzüm, zeytin, lale gibi ürünlerini kumaşlara en güzel şekilde işliyor, Manisa’yı tanıtıcı desenler yapıyor. Hediyelik Eşyada Manisa Markası Projesine destek oldu. Türk sanat ve geleneksel motiflerden, tezhipten eserler ortaya çıkarıyor. Yapılan her işin her desenin birer anlamı var. Örneğin rengine baktığımızda kişi mutlu olduğu zaman mutlu renkleri seçiyor. Doğal renkleri tercih ediyor. İnsanların doğasıyla bu işlerin bütünleşmesi sonucunda ortaya birbirinden güzel eserler oluşuyor. Şimdiki hedefi ise yaptığı desenler ve anlamlarının yer aldığı bir kitap yazmak. Bu konuda çalışmalara başladı.
Türk kültürüne, Türk sanatına sahip çıkmak istediğini söyleyen Zeynep Bozoğlu, “Nakış işlerini farklı şekilde sürdürüyoruz. Korona olduğu zaman evde çalışmalar yaptım. Hepsinin bir anlamı var. Ben onları çalışırken içeriğine girmeye başladığımda bu Türklerin geçmişte kullanmış oldukları çalışmaları gördüm. Bu çalışmaları kitap haline dönüştürmeye başlayacağım. Hedefim kitap çıkarmak. Türkler nereye giderse gitsin orada iz bırakmışlar. Kayaları çizmişler, çuvalların üstüne yapmışlar. Bunların renkleri, desenleri hepsi ayrı ayrı. Ama ben bunları sadece sade olarak yapmayı düşündüm. Evdeki malzemelerimle, kumaşlarımla çalışmalar yaptım. Yastık halinde süslemeler yaptım. Manisa Marka Projesi vardı. Orada yastıkları biz dikiyorduk. Hatta koleksiyon olarak ele alınmıştı. Manisa Kültür ve Turizm Müdürlüğü çalışmayı yapıyordu. Kooperatifte pano olarak çalışmalar yapıldı. Lale, zeytin gibi desenleri yaptım. Manisa’nın neleri meşhur? Onları ele almaya başladım. Genelde bunlar daha bir gösterişli oluyor. Bir de burası Yeni han olduğu için burası bir kültür alışveriş merkezidir. Dışarıdan buraya gelenler oluyor. Kültür gezileri yaparız. O şehirde ne ünlüyse onun çalışmaları oluyor. Bende o çalışmaları hedef alarak bir farklı, göz alıcı Manisa’yı tanıtıcı desenler yapmaya başladım. Manisa’ya özgü Suzeni örnekleri çalışmalar var. Özellikle Türk desenleri üzerinde bu çalışmalar yapılıyor. Ben kültürüme sahip çıkmak istiyorum. Ben genelde yastık, nevresim, pike ürünleri üzerinde çalışıyorum” dedi.
Sanat tarihi okuduğunu belirten Bozoğlu, “İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi Resim bölümünden mezunum. Okuldan 1983 yılında mezun oldum. Sanat tarihi okuduk. O sanat tarihi bir sanat eseri nasıl incelenir, gerekirse camilerde olsun resimler nasıl incelenir onlara bakıyordum. Bunu devamlı sürdürdüm. Zuhal Yorgancıoğlu ile İzmir Alsancak’ta nakış alanında çalışmalarımız oldu. Orada sanat eserlerine Türk desenleri üzerinde çalıştık. Sanatına aşık olan kişiye hayranlık duydum. Nakış her türlü her şeyin üzerine işlenir. Umre’ye gittim. Mekke’de Kabe’nin üzerinde lale desenleriyle dua işlenmiş orada da karşılaştım. Okulda iken ülkemizi İsviçre’de temsil ettim, oradan ödül aldım. Okuluma gidip geliyorum” diye konuştu.
Farklı el işlerini ele aldığını anlatan Bozoğlu, “Annem o zaman el işiyle, parmakla ölçerdi. Sevdiği şeyi kalıp olarak çizerdi. Nakış desenlerini elle yapıyorum. Eski siyah makine olarak bilinen Kara Kafa Dikiş Makinası kullanıyorum. Pamuklu ürünlere daha fazla önem veriyorum. Sağlık açısından önemli. Kumaş üzerine istediğin gibi çalışabilirsin. Çalışma yapacağım deseni araştırırım. Aslına bakmak için kütüphaneye giderim. Başka kaynaklardan faydalanırım. Buraya İsmet İnönü Meslek Lisesi’nden ve üniversiteden staj için kızlar geliyordu. Bir dönem İzmir’den geldi. Bizim yaptığımız el işlerini bakıp inceliyorlardı. Araştırmayı sevdiğim için ezbere bir şey yapmıyorum. Yapacağım deseni güzelce araştırıyorum. Farklı farklı işlemeleri ele alıyorum” diye konuştu.
El işi işlerin günümüzde değer kazandığını açıklayan Bozoğlu, “Eskiden genç kızlar evlendiği zaman el işi pikelerini yaptırırdı. Ranır takımları yapılır. Masaüstü örtüler yapılır. Mobilyacıya gittiğinizde der ki mobilyalarınız eskimesin diye mutlaka üstüne örtü ötün denir. Bir misafir geldiğinde çarşaf, yastık, pike bunlar mutlaka kullanılır. Ama ne olur daha modernize edilir” dedi.
Bir çiçeği rengine göre çalışma yapmayı sevdiğini vurgulayan Bozoğlu, “Biz Yeni Han’ın Kızlar Ağası gibi olmasını isterdim. En azından dışarıdan gelenler buralarda neler olduğunu bilmesi lazım. İnsanlar biri geldiği zaman nereleri gezdirir genelde daha sakin yerlere gider. Buraların teşvik edilmesini isterim. Hediyelik Eşyada Manisa Markası Projesi bir dönem hayata geçti. Şimdi yok. Bu tür projelerin günümüzde devam etmesini isterim. Her türlü katkı sunmaya hazırım. Yapılan her işin her desenin birer anlamı var. Örneğin rengini baktığımızda kişi mutlu olduğu zaman mutlu renkleri seçiyor. Doğal renkleri tercih ediyor. İnsanların doğasıyla bu işlerin bütünleşmesi güzel. Neyi seviyorsa onu yansıtıyor. Buraya geldiklerinde burasının çok küçük olduğunu burada nasıl çalışıldığını soruyorlar. Ama güzelliği fark ettiğiniz için bunları kumaşların üzerine yansıtıyoruz. Bir nevi resim yapıyoruz aslında. Bir çiçeği rengine göre çalışmayı seviyorum. Burada olunca internete çok bağımlı olmuyorsunuz, bir şeylerle uğraşıyorsunuz. Sultan Süleyman çok büyük bir padişah ama takılarla uğraştı. Mutlaka uğraştıkları bir şeyleri vardı. Sanatla uğraşan bu kişileri örnek alırım. Mimar Sinan bunlardan biri. Eserlerini çıraklık, kalfalık, ustalık olarak belirledi. Bugün bakıyorsunuz depremler çok oluyor bu tür yapılar hiç etkilenmiyor. Tezhip desenlerini nakış olarak işliyorum. Türk motiflerinden, tezhipten, geleneksel motiflerden faydalanıyorum. 2003 yılında burayı açtım. Daha öncesi de var. Çalışırken çalışırken kitap yazmayı hedefledim. Şuan desenlerle ilgili çalışmalar yapıyorum. Desenlerle birlikte açıklamasını da yazıyorum” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: