TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Yeni Yol Grubu Grup Başkanvekili ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, kamuoyunda “11. Yargı Paketi” olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Özdağ, Türkiye’nin uzun süredir bir “adalete güven krizi” ile karşı karşıya olduğunu belirterek, “Adalet, iktidarın işine geldiğinde hatırladığı, gelmediğinde unuttuğu bir kavram olamaz.” sözleriyle mevcut tabloyu eleştirdi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Devletin varlık sebebi adaleti sağlamaktır” sözlerini hatırlatan Özdağ, bu söylem ile sahadaki gerçekler arasında derin bir uçurum bulunduğunu ifade etti. Adalet Bakanlığı verilerine göre yargı teşkilatında 12 milyonu aşkın derdest dosya bulunduğunu hatırlatan Özdağ, bu tablonun “adaletin gecikmesi”nin ötesinde, yargının tıkanmasına işaret ettiğini dile getirdi. TÜİK’in yaşam memnuniyeti araştırmalarına göre toplumun yaklaşık yarısının yasaların adil uygulanmadığına inandığını vurgulayan Özdağ, bunun teknik değil, doğrudan toplumsal bir çöküş alarmı olduğunun altını çizdi.
Özdağ, 11. Yargı Paketi’nin gerekçesinde “yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, hukuki güvenliğin artırılması” gibi hedeflerin yer aldığını, ancak teklifin içeriğinin bu hedeflerle uyumlu olmadığını savundu. Özellikle kamuoyunda “Kovid-19 düzenlemesi” olarak bilinen ve geçmişte cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak amacıyla uygulanan mekanizmanın yeniden genişletilmesiyle yaklaşık 115 bine yakın kişinin tahliyesinin gündeme gelmesinin, yapısal sorunlara dokunmayan günü kurtaran bir yaklaşım olduğunu belirtti. Cezaevlerindeki doluluğun gerçek bir sorun olduğunu kabul eden Özdağ, “Yapısal değişiklik yapılmadan, sadece tahliye ile çözüm aramak adalet duygusunu zedeler.” uyarısında bulundu.
Deprem davalarına özel bir başlık açan Özdağ, 6 Şubat 2023 depremlerinde yakınlarını kaybeden ailelerin çağrılarını hatırlatarak, imar sürecindeki ihmallerden ve denetimsiz yapılaşmadan sorumlu olanların, affa benzeyen düzenlemelerden yararlanmasının “vicdanları derinden yaralayacağını” söyledi. Bu kapsamda, deprem davalarından yargılananların olası tahliye ya da indirim düzenlemelerinin tamamen dışında bırakılması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasında yargı bağımsızlığına dair sorunlara geniş yer veren Özdağ, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısının siyasi baskıdan arındırılamadığını, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının Türkiye’nin hukuk devleti kimliğini zayıflattığını dile getirdi. Tutukluluğun istisna olması gerekirken fiilen “peşin ceza”ya dönüştüğünü belirten Özdağ, yargıya güvenin yeniden tesis edilmesi için yürütmenin yargı üzerindeki ağırlığının mutlaka azaltılması gerektiğini söyledi.
Teklifte Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) verilen yeni yetkilere de dikkat çeken Özdağ, hesap askıya alma, ağır para cezası ve hat sayısını sınırlama gibi düzenlemelerin “dijital özgürlükler, ifade hürriyeti ve özel hayatın gizliliği açısından ciddi riskler içerdiğini” kaydetti. Denetimi yeterince şeffaf olmayan kurumların yetkilerinin genişletilmesinin hukuku değil, keyfiliği güçlendireceğini ifade etti.
Gerçek bir yargı reformu için sadece ceza artırımlarına ve dönemsel paketlere değil, yapısal değişikliklere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Özdağ, HSK’nın yapısının değiştirilmesi, yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin son bulması, AİHM ve AYM kararlarının tartışmasız uygulanması, tutuklamanın yeniden istisna hâline gelmesi, ceza maddeleri düzenlenirken mutlaka etki analizi yapılması ve cezaevlerinin insan onuruna yaraşır hale getirilmesi gerektiğini söyledi. “Yargı bağımsızlığını güçlendirmeyen hiçbir düzenleme reform değildir.” diyen Özdağ, mevcut paketin bu haliyle “tarihi reform” olarak sunulamayacağını dile getirdi.
Konuşmasının sonunda hem iktidara hem muhalefete çağrı yapan Selçuk Özdağ, deprem mağdurlarının sesine kulak verilmesini isteyerek, “Bir ülkede adalet çökerse ne ekonomi, ne siyaset, ne toplumsal barış, ne de devletin itibarı ayakta kalır. Adalet yoksa güven yoktur; güven yoksa gelecek yoktur.” ifadelerini kullandı. Yeni Yol Grubu olarak herkes için eşit, tarafsız ve bağımsız bir adalet düzeni için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Yorumlar
Kalan Karakter: