AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Murat Baybatur tarihe “Çerkes
Sürgünü” olarak geçen ve her yıl 21 Mayıs’ta anılan büyük felaketin, öz vatanlarından sürgün
edilen Kafkas halklarının hafızalarına kazınmış modern çağın en acımasız sürgünlerinden biri
olduğunu ifade etti.
AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Murat Baybatur, Büyük Çerkes Sürgünü ve
Soykırımı’nın 157. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. 21 Mayıs'ın Çerkeslerin
uğramış oldukları soykırım ve sürgünün tarihsel bir simgesi olduğunu belirten Baybatur,
mesajında şunları kaydetti:
“Ruslar, çok arzuladığı Hazar Denizi, Karadeniz sahili ve Kafkasya'yı ele geçirebilmek için
306 yıl, bıkmadan usanmadan Çerkeslere saldırdılar. Her yıl Kafkasya'nın etrafındaki çemberi
biraz daha daralttılar. Modern cihazlarla donatılmış ve devre dışı kalan her askerin yerine
daha fazlasının koyan Ruslar, daha önceleri Kazan ve Kırım'da en acımasız şekliyle
uyguladıkları ve artık klasik bir yöntem haline gelen, "Kaçırmak veya göçürmek istiyorsan,
evleri, tarlaları yak-yık, kaçmaktan ya da aç kalıp ölmekten başka bir seçenek bırakma..."
metodunu 1857'den itibaren Kafkasya'da en acımasız şekliyle sahnelediler. Yurtlarından
edilen Çerkeslerin karşılaştığı dayanılmaz zorluklara şahit olan bazı Ruslar bile vicdan azabı
duyuyordu. Rus Araştırmacı Adolf Petrovich Berge’nin " Novorovski koyunda 17 bin kadar
dağlının toplandığı kıyıda gördüklerimi unutamam. Onların bu durumunu görenler Hıristiyan
da olsa, Müslüman da olsa, Ateist de olsa dayanamaz, çökerdi. Kışın soğuğunda, karda evsiz,
yiyeceksiz ve doğru dürüst giyeceksiz bu insanlar tifo, tifüs ve çiçek hastalığının
pençesindeydiler. Anasız kalmış çocuklar ölmüş annelerinin göğsünde süt arıyorlardı. Rus
tarihinin yüz karası olan bu acılı sayfa Adige tarihi açısından büyük zararlara yol açtı."
Cümleleri yaşanan trajedinin boyutlarını anlatan sadece küçük bir örnektir. 1994 yılında
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in ‘Kafkas halkları özgürlüklerini,
vatanlarını ve kültürlerini korumak için kahramanca savaştılar. Vatanlarından sürülen bu
halkın anavatanlarına dönüşü konusunu tarihi ve insani bir problem olarak çözmek
zorundayız’ ifadesi tarihsel gerçeklikte karşılık bulsa da fiiliyatta geçmişi inkâr politikalarını
sona erdirmek için yeterli olamamıştır. Günümüzde yüzde 80’i Türkiye’de olmak üzere
Bulgaristan, Sırbistan, Arnavutluk, Irak, Ürdün, Suriye, Mısır, Filistin, Lübnan ve İsrail’de
yaşayan Çerkesler, yaşadıkları ülkelerde bölge ve dünya barışına katkı sunarken, vatan
bildikleri topraklarda huzurun, kalkınmanın, istikrarın ve refahın tesisi için canla başla
çalışmayı sürdürmektedir. Tarih boyunca yaşadıkları Kafkasya'da onurlu bir mücadele ve
direniş gösteren Çerkez halkı, ne acıdır ki hak hukuk tanımaz bir politikayla, soykırıma
uğramış ve sürgün edilmiştir. Bu insanlık dışı süreçte Çerkezlerin zulme ve işgale karşı
verdikleri kahramanca mücadele asla unutulmayacaktır. İnsanlık ailesinin bir daha böyle
acılar yaşamaması temennisiyle büyük felaketin yıldönümünde yaşamını yitirenlere Allah’tan
rahmet, başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşayan torunlarına başsağlığı
diliyorum.”
Yorumlar
Kalan Karakter: