Bakırçay Havzası’nın geleceğine dair "Haritayı Cetvelle Değil, Suyla Çizmek" teziyle dikkat çeken İsmail Hakkı Ergün, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın il olma konusundaki açıklamalarını köşesine taşıdı. Acar’ın bir üniversiteye hazırlattığı bilimsel raporlar ve "İzmir’den bir il çıkacaksa bu Aliağa olur, ismi Bakırçay da olabilir" sözleri, bölgede geniş bir yankı uyandırdı. Ergün, meselenin sadece bir tabela değişimi değil, bölgesel bir kalkınma modeli olduğunu vurguladı.
Yazıda, Aliağa’nın il olması tartışmalarının dar bir isim rekabetine sıkıştırılmaması gerektiği ifade edildi. Bergama ve Aliağa arasındaki olası isim rekabetinin, "Bakırçay" ortak kimliğiyle aşılabileceğini belirten Ergün, Hatay ve Antakya örneğini hatırlattı. Bakırçay modelinde Aliağa’nın sanayi gücü, limanları ve lojistik kapasitesiyle doğal bir merkez konumunda olduğunu ifade eden yazar, bu vizyonun bölgedeki tüm ilçelere değer katacağını savundu.
Bakırçay Havzası; Bergama’nın binlerce yıllık tarihi, Aliağa’nın devasa sanayi enerjisi, Dikili ve Foça’nın turizm potansiyeli ile Kınık’ın tarımsal emeğini bir arada barındırıyor. Ergün’e göre, Türkiye’nin bir türlü aynı potada eritemediği sanayi, tarım ve turizm üçlüsü Bakırçay’da zaten bir arada bulunuyor. Bu potansiyelin tam anlamıyla açığa çıkması için idari bir birleşmenin ve "Bütünleşik Havza İli" modelinin şart olduğu dile getirildi.
Aliağa’nın artık bir kasaba psikolojisiyle değerlendirilemeyecek kadar büyük bir kent olduğunu belirten İsmail Hakkı Ergün, yerel siyasetin ve "küçük olsun benim olsun" anlayışının terk edilmesi gerektiğini söyledi. Yazı, Bakırçay meselesinin bir isim tartışmasından öte, Kuzey Ege için bir gelecek inşası olduğu vurgusuyla son buldu. Bölge kamuoyu, Serkan Acar'ın başlattığı bu bilimsel sürecin ve havza bazlı il olma fikrinin Ankara nezdindeki karşılığını merakla bekliyor.

Yorumlar
Kalan Karakter: