Manisa’da 2018-2019 adli yılı törenle açıldı. Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, “Adaletin tesisi toplumda yalnızca düzen ve dirliği sağlamakla kalmaz. Aynı zamanda bireylerin kalbine yaşama sevinci ve geleceğe dair en güçlü umutları da yerleştirir. Adaletten yoksun olan toplumlar sadece haklarını kaybetmiş olmazlar. Hak kavramları yanında iyiye ve güzele olan inançlarını ve geleceğe dair tüm umutlarını da kaybederler” dedi. Yargının yaşadığı sorunların azalmak yerine artarak devam ettiğini vurgulayan Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, “Yargının sorunları yalnızca avukatların sorunu değildir. Devletin sorunudur. Ülkenin sorunudur” diye konuştu.
2018-2019 adli yılı açıldı. Adli yıllın başlaması nedeniyle Manisa Adalet Sarayı bahçesinde bulunan Atatürk anıtı önünde tören düzenlendi. Törene Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, 1'inci Komando Eğitim Tugay Komutanı Albay Güven Dere, Yunusemre Kaymakamı Ahmet Erdoğdu, Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yılmaz, MTSO Meclis Başkanı Ümit Türek, hakimler, savcılar ve avukatlar katıldı. Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan anıta çelenk sundu.
HAK'KI, SAHİBİNE GECİKTİRMEDEN TESLİM VERDİĞİ HUZUR
Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, 2018-2019 adli yılın hayırlı olmasını diledi. Başsavcı Çiçekli, “Her yıl olduğu gibi bu günde hep birlikte mutluluk ve heyecan içersinde yeni bir adli yılın açılışını gerçekleştirmenin mutluluğu içersindeyiz. Geçmiş yıllarda kaybettiğimiz fedakâr meslektaşlarımızı, hain terör saldırılan sonucunda yaşamını yitiren yargı şehitlerimizi, güvenlik güçlerimizi, vatandaşlarımızı ve 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen hain saldırılarda yaşamını yitiren demokrasi şehitlerimizi saygı ve rahmet ile anıyorum. Emeklilik ya da diğer sebeplerle aramızdan ayrılan çok kıymetli meslektaşlarımıza bundan somaki yaşamlarında sağlık ve esenlikler diliyorum. Hak'kı, sahibine geciktirmeden teslim verdiği huzur, biz adalet edebilmenin mensuplarının tek hedefi ve yegane gayesi olmalıdır. Adaletin tesisi toplumda yalnızca düzen ve dirliği sağlamakla kalmaz. Aynı zamanda bireylerin kalbine yaşama sevinci ve geleceğe dair en güçlü umutları da yerleştirir. Adaletten yoksun olan toplumlar sadece haklarını kaybetmiş olmazlar. Hak kavramları yanında iyiye ve güzele olan inançlarını ve geleceğe dair tüm umutlarını da kaybederler. Bizler; topluma daima doğru yönü gösterdiğimiz ve onların kalplerindeki umutlarını yaşatabildiğimiz ölçüde üstümüze düşen adalet görevini yerine getirmiş sayılabiliriz. Belki de bu sayede temiz duygularla bezenmiş umut dolu bir geleceği çocuklarımıza hazırlamanın engin hazzını da kalplerimizde hissedebilme imkanı bulacağız. Kamu vicdanında adaletin gerçekleştiği kanaat ve inancını oluşturacak kararlara imza atacağımız 2018-2019 adli yılının milletimize ve fedakârca görev yapan hâkim, cumhuriyet savcısı ve avukat meslektaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ederim” dedi.
YARGISI BAĞIMSIZ OLMAYAN DEVLETLER YOK OLMAYA MAHKUM
Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Arslan, “2018-2019 adli yılının vatanımıza, milletimize, yargı camiasına hayırlı olmasını, sorunların en az yaşandığı, yargı bağımsızlığının güvence altına alındığı, yargıda görev yapanların huzur içinde geçirdiği bir yıl olmasını diliyorum. Demokratik, laik hukuk devletini yaşatmak için direnen, Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan; Yargıyı bağımsız kılmak adına mücadele eden, hak ve özgürlüklerin korunması için savaş veren tüm avukat, hakim ve savcıların yeni adli yılını kutluyor sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum. Bizleri çağdaş, laik, sosyal hukuk devleti içinde yaşamayı hedef gösteren, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını huzurlarınızda rahmetle ve minnetle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir sözün de “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet halinde varlığı kabul edilmez” demiştir. Bu sözden de anlaşılacağı üzere bir devletin varlığı için temel unsur yargının bağımsızlığıdır. Yargısı bağımsız olmayan Devletler yok olmaya, başkasının esareti altına girmeye mahkumdur. Gazi Mustafa Kemal yaşadığı sürece yargıya, yargının sacayağından biri olan savunmaya büyük değer vermiştir. Emperyalist güçler yıllardır yaptıkları çalışmalar sonucu oluşturdukları bir gücün yeteri kadar güçlendiğini düşünerek 15 Temmuz 2016 gecesi harekete geçmişlerdir. Fetullahcı Terör örgütünün darbe kalkışması Milletimizin, Atatürkçü subaylarımızın, siyasi partilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin kararlı ve kahraman direnişi ile başarısız kılınmıştır. Bu aşamada TBMM bombalanmış, halkımızın üzerine ateş açılmış, kendi şehirlerimiz kendi uçaklarımız tarafından saldırıya uğramıştır. Ülkemiz büyük bir tehlikenin eşiğinden dönmüştür. Hain, Emperyalist güçlerle işbirliği içindeki FETÖ 50 yıllık örgütlenme sürecinde Devletin tüm kritik noktalarını ele geçirdiğini, Silahlı Kuvvetlerin, Yargının, Bürokrasinin elin de olduğunu, önünde engel bir güç kalmadığını düşünerek darbeye kalkışmıştır ancak bir şeyi hesaba katmamıştır” dedi.
FETÖ’YLE MÜCADELE TİTİZLİKLE YÜRÜTÜLMELİ
Darbe kalkışmasından sonraki süreçte FETÖ’nün örgütlenmesinin çökertilmesi, finans kaynaklarının kurutulması, kamu kurumlarından dışlanması için büyük bir çalışma başlatıldığını ifade eden Arslan, “Bu çalışmalar büyük bir titizlikle yürütülmeli ve amacı doğrultusun da yapılmalıdır. Darbe kalkışmasına katkı veren, FETÖ terör örgütünün yapılanması içerisinde yer alan unsurlar hızlıca devlet yapısından ayıklanmalıdır. Darbe kalkışmasının üzerinden 2 yıldan fazla zaman geçmiştir. Bu süre içerisinde birçok kişi yargılanmış birçoğunun yargılanması devam etmektedir. Kamu kurumlarından birçok devlet memuru ihraç edilmiştir. FETÖ terör örgütü mensupları kamudan ihraç edilirken, bu örgütle ilgisi olmayan birçok kişinin de görevlerinden uzaklaştırıldığı görülmektedir. Bu konuda daha titiz davranılmalıdır” diye konuştu.
YARGININ SORUNU HEPİMİZİN SORUNU
Yargının yaşadığı sorunların azalmak yerine artarak
devam ettiğini vurgulayan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargının sorunları
yalnızca avukatların sorunu değildir. Devletin sorunudur. Ülkenin sorunudur.
Vatandaşın sorunudur. Hakimlerin, savcıların sorunudur. Bu sorun hepimizin
sorunudur. Hukukun üstün olmadığı, kişilerin, şirketlerin kendilerini hukuki
güvenlik içerisinde hissetmedikleri ülkeler de üretime yönelik yatırımlar
azalıyor. Dış sermaye ülkeyi terk ediyor. Hatta ülkenin kendi zenginleri de
ülkeyi terk ediyor. Bu ne demek? İşsizlik, pahalılık, gelirin düşmesi ve
fakirlik demek! Üretmek yerine tüketmek ve giderek sömürgeleşmek demek. 15
Temmuz süreci bu ülkeye bir günde gelmedi. Bir süreç yaşandı ve bu süreç
içerisin de birçok yanlışlar yapıldı. Anayasa değişikliğinden sonra Devlet
içerisin de yeniden yapılanma ve örgütlenmeye girilmiştir. Bu yapılanma ve
örgütlenme de eski hatalar yapılmamalıdır. Çözüm; her vatandaşımızın kanun
önünde eşitliğini güvence altına alacak hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirmektir.
Hukuka olan güveni sağlamaktır.”
Yorumlar
Kalan Karakter: