Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi 2017-2018 Akademik Yılı 18. Dönem Mezuniyet Töreni 27 Haziran 2018 tarihinde Süleyman Demirel Kültür Merkezi Açık Amfide gerçekleştirildi. Törene Manisa 1. P. Eğt. Tugay Komutanı Alb. Güven Dere, MCBÜ Rektörü Prof. Dr. A. Kemal Çelebi, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bilal Gümüş, Prof. Dr. Muzaffer Tepekaya, Prof. Dr. Birol Kovancılar, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı İdris Avşar, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Sami İlker, öğretim üyeleri ve mezunların aileleri katıldı.
Mezunlar adına konuşan Tıp Fakültesi dönem birincisi Dr. Nur Hak Doğan, 2018 mezunu hepsi birbirinden değerli hekim arkadaşlarını temsilen bu konuşmayı yapmaktan onur duyduğunu belirterek, “Altı yıl önce zorlu bir sınav sürecinden geçip ülkemizin birçok yerinden iyi bir hekim olmak gayesiyle bu fakültede tıp eğitimine başladık. Tıp fakültesi eğitimine başladığımız ilk günlerde her şeyden önce zarar vermeme ilkesi vicdanlarımıza kazınan ilk öğütlerden biri oldu. Hepimiz biliyoruz ki tıp bilimi günden güne bilgilerinin değiştiği ve sürekli güncel kalmanız, gelişmeleri takip etmeniz ve kendinizi uyarlamanın zorunda olduğu bilim dalıdır. İlerlemek için çabalamayan, yeniliği özümseyemeyen bir hekim, dogmatik bilgilerin hareketine kapılır. Kendini Türk hekimlerine emanet eden büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Gözlerimizi kapayıp yalnız yaşadığımızı varsayamayız’ demiştir ve uygarlık alanı üzerinde yaşayan bir ulus olabilmemiz için bilim ve fenni öğrenmemizi öğütlemiştir. Bu nedenle biz genç hekimler olarak, büyük bir hızla ilerleyen tıp dünyasının gelişmelerine ilgisiz kalmamalı sürekli kendimizi ileri gitmeye odaklayıp insanlarımıza ve ülkemize faydalı olabilmek için çalışmayı bırakmamalıyız.
Buraya gelerek bizleri onore eden, fakülteye ayak bastığımız andan itibaren bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaşan, hayal dünyamızı genişleten, hastanızla konuşmayın muayene edin diyerek hastalık yoktur, hasta vardır temel nosyonuyla bizleri yetiştirmeye gönül vermiş hocalarımıza teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Yine altı yılı beraber geçirdiğim arkadaşlarıma ve bizlerin yanında olup destekleyen uzun sınav maratonlarında kendilerine vakit ayırmasak bile bizlerden ilgilerini ve sevgilerini esirgemeyen ailelerimize ve bu mutlu günümüzde yanımızda olan herkes gönülden teşekkür ediyorum” dedi.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Sami İlker, ülkemizin eğitimi akredite edilmiş 25 Tıp Fakültesinden biri olan Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesinin mezuniyet töreninde Dekan Vekili olarak konuşma yapmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, “Manisa’ya gelişlerinin üzerinden tam altı yıl geçti. Verdikleri emeğin, sabrın karşılığı olarak karşımızda kıvançla duruyorlar. Tam 146 genç tıp doktoru, hekim. Artık doyasıya kutlama zamanı. Sevgili genç meslektaşlarım, altı yıl önce aileleriniz sizleri hekim olmanız için bizlere teslim ettiler. Birçoğunuz için Manisa yeni bir yer, yeni bir ortamdı. Belki ilk defa geldiğiniz Manisa’ya başlarda alışmakta zorlandınız. Ama zamanla siz Manisa’ya Manisa’da size alıştı. Belki de hayatınızın en güzel yıllarını geçirdiniz burada. İnanıyorum ki daha iyi öğrencilik ortamını hak ediyordunuz. Eksiklerimiz oldu ancak sizler için var gücümüzle çalıştık. Daha iyisini yapmak için tüm yönetim kadrosu olarak kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
Manisa’ya Mezuniyet Töreni için uzaklardan gelen konuklarımıza birkaç cümleyle Manisa’dan bahseden Dekan Prof. Dr. Süleyman Sami İlker, “Manisa Anadolu'nun en güzel kentlerinden birisidir. Çünkü Manisa; üniversitemizin sembolü de olan laleleriyle, yılkı atlarıyla ünlü, yanı başındaki dumanlı dağın, diğer adıyla Spil Milli Parkının kentidir. Hekim Başı Merkez Efendi'nin, hastanemize isim kaynağı olan Yavuz'un eşi, Kanuni'nin annesi Hafsa Sultan'ın kentidir. Şehzadeler kentidir Manisa. Fatih Sultan Mehmet'i, Kanuni Sultan Süleyman'ı yetiştirmiştir. Dünyanın ilk madeni parasını basan Lidyalıların başkenti Sardes bu topraklardadır. Çevreciliğin timsali Ahmet Bedevi'nin, bilinen adıyla Manisa Tarzanı'nın yaşadığı yerdir burası. Merkezde altı tane organize sanayi bölgesi olan 40 bin kişiyi istihdam eden bir şehirdir Manisa. 2005 yılında 'Avrupa'nın Gelecekteki Kentleri' yarışmasında Avrupa’da 200 kenti geride bırakarak birinci olan şehirdir. Bütün bunların yanı sıra Manisa bir üniversite kentidir. Tıp Fakültesi ve Hafsa Sultan Hastanesi Üniversitemizin halka açılan yüzüdür" diye konuştu.
Prof. Dr. Süleyman Sami İlker konuşmasının devamında şunları söyledi: “Genç meslektaşlarım çok çalıştınız hala çalışıyorsunuz. Ameliyathaneye ilk girdiğinizde heyecanlıydınız. Ama zamanla alıştınız. Acil servis hasta karşılayıp, becerilerinizi geliştirdiniz, dikiş attınız. Birbirinize seminerler anlattınız ve farklı tedavi yöntemleri keşfettiniz. Hastalarınıza şefkatle yaklaştınız güven verdiniz. İyi hekim olmanın hem bilgi, hem de çocukları ve insanı sevmeyle ilişkili olduğunu öğrendiniz. Ama her şeyin ötesinde arkadaş oldunuz, sıkı dostluklar kurdunuz, takım oyuncusu oldunuz, birbirinize sımsıkı sahip çıktınız. Bu dostluklarınız hayatınız boyunca devam ettireceğinize yürekten inanıyorum.
Sevgili genç hekimler, çok fedakârlık isteyen bir meslek seçtiniz. Yorgunluğun olağan olduğu bu meslek hayatınızda daralmamak için kendinize bir huzur ortamı açın. Bardağı dolu tarafına bakmayı alıştırın kendinizi. Bunun için güzel sanatlar ve edebiyatla ilgilenin. Güzel sanatlar size içinizdeki güzelin keşfini sağlar, rahatlarsınız. Güzellik sevgidir, saygıdır, ölçülü ve mütevazı olmaktır, merhamettir, bilgidir. Tıbbiyeli her zaman ülkesine ve insanlığa büyük hizmetler etmiştir, öncü olmuştur. Tıbbiyeli aydındır. Çevresini aydınlatır iyi haliyle, örnek kişiliğiyle. Ancak dolu başak gibi mütevazı olmalıdır da tıbbiyeli. Mutlu olmak için hırsınızı kontrol edin, empati yapın, diğerkâm olun, paylaşın.
Sevgili anne ve babalar, onları evlatlarından daha çok seven büyük anne ve büyük babalar, büyük bir fedakârlıkla yetiştirdiğiniz ve bugün mutlu günlerine tanık olduğunuz çocuklarınızla, torunlarınızla kıvanç duyabilirsiniz. Bu değerli nesli yetiştirdiğiniz için sizleri tebrik ediyorum.
Sevgili öğretim üyesi arkadaşlarım, bu mutlulukta payınız çok büyük. Her biriniz bilgi, beceri ve ustalığınız ile sanatınızı öğrencilerimize aktardınız. Hepinize çok teşekkür ediyorum.
Bütün mezunlarımıza vereceğimiz uğurlama çantasına İş Bankası yayınlarından 1930 ve 40'lı yıllarda var olan uçak fabrikalarımızın hikâyesini anlatan 'Mustafa Kemal'in Uçakları' adlı kitabı koyduk. Bunları size hediye eden Manisa İş Bankası yöneticilerine ve çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Tıp Fakültesi Dekanlığı olarak da hasta etmeyen beslenme konusunda başucu kitabı olabilecek ‘Buğday Göbeği’ adlı kitabı da mezunların çantasına koyduk. Genç meslektaşlarımızı hayata uğurlarken onları yetiştiren ailelerine, emeği geçen tüm öğretim üyelerine gönülden teşekkürlerimi sunuyorum. Yolunuz ve bahtınız açık olsun.”
Rektör Prof. Dr. A. Kemal Çelebi yaptığı konuşmada, “Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi 2017-2018 Akademik Yılı 18. Dönem Mezuniyet Törenine hoş geldiniz, şeref verdiniz. Gençlerimizi bu mutluluğunu bizimle birlikte paylaştığınız için, sevinçlerine ortak olduğunuz için hepinize şahsım ve Üniversitem adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Sağlığın insan hayatının en büyük değeri olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. A. Kemal Çelebi, “İnsanın kendisini gerçekleştirebilmesi, varoluşuna anlam katabilmesi ancak akıl, beden ve ruh sağlığına sahip olmasıyla mümkün. ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ sözünü Kanuni ne kadar güzel söylemiş. Bizler bir araya geldiğimizde birbirimize hal hatır sorduğumuzda sağlığımıza şükrediyoruz. Dolayısıyla hayatımızda bu kadar önemli birinci sırada yer alan sağlığa elbette en büyük hizmeti sunan sağlık ordusunun başta hekim arkadaşlarım olmak üzere diğer yardımcı personeli. Sağlık bu denli önemli ve hayatın her alanında olduğu gibi günümüzde bilim ve teknoloji başta olmak üzere çok hızlı bir değişim, dönüşüm yaşıyoruz. İlaç teknolojisinde, tıbbi cihaz teknolojisinde, teşhis ve tedavi yöntemlerinde baş döndürücü bir hızla gelişmelere şahit oluyor, bunları yakalamaya, yakalamaktan öte bunların önünde koşmaya çalışıyoruz. Günümüzde özellikle bu hızlı değişim ve dönüşüm, ‘Gerçek Zamanlı Sağlık Hizmetleri’ diye bir kavramı ortaya çıkardı. Özellikle dijital teknoloji alanındaki bu hızlı değişim, bu sektörü, bu alanı da derinden etkiliyor. Verilerin dijitalleştirilmesi, teşhis ve tedavide yeni yöntemleri gündeme getiriyor. Nano teknoloji ve genotik verilerin eşleştirilmesiyle birlikte artık günümüzde kişilere özgü ilaç ve tedavi hizmetleri gündeme geliyor. Dolayısıyla bizler önce Üniversite olarak, bu eğitimi veren Tıp Fakültemiz olarak ve elbette mezun ettiğimiz genç arkadaşlarımız, yaptıkları işin hakkını vererek yapabilmek için bütün bu gelişmelerin önünde koşmak zorunda. Mezun öğrencilerimiz adına konuşan arkadaşım öncelikle kendilerini çok doğru, düzgün, açık, saygılı ve samimi bir şekilde ifade etti. Ben kendilerine teşekkür ediyorum. Ve elbette mezunlar adına konuşma yapan arkadaşımın haklı yakınmaları var. Ben şahsen bu üniversitenin Rektörü olarak üzerime düşen kısmını bir tarafa not ediyorum, etmek durumundayım. Ancak değerli arkadaşlarım, bu ülke sahip olduğu imkân ve kaynaklar doğrultusunda bazen doğru, bazen eleştirilebilecek politikalarla bu eğittim-öğretim imkânını sizlere sağlıyor. Eleştireceğimiz, tartışacağımız, değiştireceğimiz çok şey var. Şimdi ben bazı şeyleri burada sizinle paylaşamıyorum. Arkadaşlarımla bir araya geldiğimde bu eleştirilerin kat be kat fazlasını biz kendi içimizde yapıyoruz. Sıkıntılarımız elbette var. Bizim çözebilecek olduklarımız var. Çözmek için çaba sarf ediyoruz. Sağlık sistemi ile ilgili olanlar var. Ama burada samimi olarak bunu ifade etmeliyim, her yerde bunu söylüyorum, özellikle sağlık sistemi içinde merkezi konumda olan tıp fakülteleridir ve tıp fakültelerinde okuyan arkadaşlarımızın pratik yapma imkânı bulduğu uygulama ve araştırma hastaneleridir. Fakat bizim ağlık sitemimiz içinde maalesef biz bunu tam olarak hayata geçiremiyoruz. Merkezde tıp olmalı, tıp eğitimi olmalı ve üniversite hastaneleri olmalı. Arkadaşım dedi ki altıncı sınıf intörn, biz yeteri kadar pratik yapamadık. Çok haklı. Hele hele bu meslek pratik yapmadan bu süre zarfında daha çok bu yönde eğitim almadan, tecrübe kazanmadan arzu ettiğimiz seviyeye noktaya, kalifikasyona bizi getirmiş olmuyor. Bunun nedenleri var. Bunun birinci nedeni özellikle tıp fakültelerimizde kontenjanların yüksek olması. Biz kontenjanımızın düşmesi için bu sene başvuruda bulunduk. Kontenjanımız 180 idi, 120 olsun dedik ama 200 geldi. Dolayısıyla bu ülkenin hekim açığı ve hekime ihtiyacı da var. Kontenjanlar arttı, biz burada çözüm üretmek durumundayız. Sadece pratik eğitim ile ilgili değil, teorik eğitimde de bu sıkıntıyı yaşadınız biliyorum. İlk olarak hayata geçirdiğimiz yatırım ek hizmet binamız. Poliklinikleri hastanenin dışına çıkarıyoruz. Ve oraya 250 kişi kapasiteli üç adet amfi yaptık. İnşallah bu sene sonunda bitecek. Bunun dışında diğer laboratuvar imkânlarını, diğer teknik altyapı imkânlarını bizim sağlamak gibi bir yükümlülüğümüz var. Eleştirilerinizde halklısınız. Üniversitemiz sadece tıp fakültesinden ve üniversite hastanesinden ibaret değil. Sizin dışınızda 13 fakültemiz, 3 yüksekokulumuz, 15 meslek yüksekokulumuz, teknokentimiz var. Elbette bizler imkânlarımızı, önceliklerimizi doğru tespit etmek suretiyle tüm bu üniversitede eğitim-öğretim alan arkadaşlarımız için kullanmalıyız. Bunun derdindeyiz, bunun çabasındayız, bunun gayretindeyiz. Sevgili arkadaşlarım özellikle sizlere bunu ifade etmek istiyorum. Ama dekan arkadaşımın da ifade ettiği gibi tüm eksikliklerine, yetersizliklerine rağmen Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi akredite tıp fakültelerinin içinde yer alıyor. Yani sizin bu eksiklikleriniz çok büyük bir boyutta olduğunda UTEAK akreditasyonunu elde edemiyorsunuz. İnşallah iyileştirmeler, yatırımlar devam edecek. Bize düşen mazeret üretmek değil, çözüm üretmektir, bunlar zaman içerisinde gerçekleşecektir.
Öncelikle ben bu pırıl pırıl tıbbiyelilerin ebeveynlerine seslenmek istiyorum, sizler evlatlarınızı büyük fedakârlıklarla bu noktaya getirdiniz, onlar üzerinde en büyük hak sizin. Emeğiniz, payınız, fedakârlığınız büyük. Arkadaşlarım buradan tek tek geçerlerken her bir genç arkadaşım gözleriyle ailelerini arıyor. Gerçekten sizi seven, sizi sayan, size değer veren evlatlarınız var, böyle evlatlar yetiştirdiğiniz için ben sizleri kutluyorum.
İkinci teşekkürüm elbette öğretim üyesi arkadaşlarıma. Onlar da büyük fedakârlık yapıyorlar. Çünkü sağlık eğitimi, sağlık alanındaki eğitim ve hizmet sunumu gerçekten zor koşullarda gerçekleşiyor, fedakârlık istiyor. Ben üniversitemizdeki, fakültemizdeki arkadaşlarımın büyük bir öz veriyle görevlerini, sorumluluklarını, eğitim-öğretim başta olmak üzere yerine getirme çabası içinde olduklarını biliyorum. Onlara da teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Onlar da kocaman bir alkışı hak ediyorlar.
Sevgili gençler, hekim arkadaşlarım, artık hayat yolculuğu başladı. Bundan sonra da tabii ki bu eğitim-öğretim süreci devam ediyor, çünkü kendimizi sürekli geliştirmek, yenilemek durumundayız. Öğrenmenin yaşı yok. Ve siz insana dokunuyor, doğrudan insana hizmet sunuyorsunuz. Yaptığınız meslek çok kutsal ve zor bir meslek. Ve yine arkadaşım ifade etti maalesef biz hekimlerin sundukları hizmeti tam olarak takdir edemiyor, onlara verdiğimiz değeri tam olarak gösteremiyoruz. Yaşanan olaylar hepimizi derinden üzüyor. Bu konuda çok daha ciddi yaptırımların devreye sokulması gerektiğini düşünüyorum. Hekim arkadaşlarımız canla, başla hizmet sunmaya çalışıyor ama hasta yakınlarının çok ciddi fiziki müdahalesiyle karşı karşıya kalıyor. Bütün bunlara rağmen hekim arkadaşlarımız görevleriyle ilgili heyecanlarını, aşklarını, fedakârlıklarını kaybetmiyor. Bir kırgınlıkları yok, yine kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bu gerçekten çok güzel bir şey.
Sevgili arkadaşlarım, sizler fedakârca ettiğiniz yemine bağlı olarak bundan sonraki hayatınızda hizmet sunmaya devam edeceksiniz. Biz sizlerin sorumlu, ahlaklı, görev bilinci yüksek, kendisini sürekli güncelleyen, geliştiren, Atatürk’ün ifadesiyle, ‘Aklı hür, vicdanı hür, ifanı hür’, bireyler olarak tanıdık, bildik, buna şahit olduk. Sizlere bundan sonraki hayatınızda sağlık, mutluluk ve başarı diliyorum, yolunuz açık olsun, bahtınız açık olsun, Allah yar ve yardımcınız olsun. Hepinizi sevgiyle, muhabbetle kucaklıyor siz sevgili misafirlerimize saygılarımı sunuyorum” diye konuştu.
MCBÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Selçuki tarafından tüm mezunlarla birlikte Hipokrat Andı okunan tören, Tıp Fakültesinden birincilikle mezun olan Dr. Nur Hak Doğan, ikinci olan Dr. Mustafa Ayberk ve üçüncü Dr. Miray Karataş’a onur belgesi ve ödüllerinin takdim edilmesi, tüm mezunların mezuniyet belgelerinin verilmesi ve kep atma ile sona erdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: